Duygu Birliği
- Bora Erkal
- 28 Mar 2021
- 2 dakikada okunur
Milli bağları hangi nesnel ya da öznel faktörle açıklarsak açıklayalım, insan, aklı ve duygularıyla hareket eden bir varlıktır, en nihayetinde oluşması gereken asıl bağ, duygu bağıdır.
İnsanlar temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekerse, fiziki ve manevi sağlıkları bozulur, duyguları değişir.
Eğitimlerini engellerseniz, adaleti köreltirseniz, sistematik baskılar uygularsanız, duygularıyla da oynarsınız. Ekonomik güçlerini de ellerinden aldınız mı, dağılır giderler.
Bu yüzden duygusal olarak bir millete bağlı hissetmek de değişkendir. Bu bağlılık zamanla pekişebileceği gibi zayıflayabilir de.
Büyükbabam, 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması’na ek olarak Türkiye-Yunanistan Devletleri arasında yapılan ve yurttaşların din esası üzerine karşılıklı zorunlu göçe tabi tutulduğu nüfus mübadelesi (değişimi) sözleşmesi sonrasında, ailesi ile birlikte Selanik’den İstanbul’a gelmiştir. Türk ve Müslüman olduğundan, doğduğu topraklar Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kaldığından, artık Yunanistan Devleti’ne bağlı özgür bir insan olarak yaşayamayacağından.
Dedem, anneannemin ölümünden sonra, 4 kız çocuğunu önce birbirlerine sonra teyzelerine emanet edip 1964 yılında işçi olarak Denizli’den Münih’e gitmek zorunda kalmıştır. Almanları çok sevdiğinden değil, geçim derdinden.
Tarihin belirli bir zamanında Fransa sömürgesi olan bir ülkeden, bir sebeple, Fransa’ya göç etmiş siyahi bir insanın oğlu ya da torunu, bugün Fransa forması ile Fransa milli maçına çıkabilir. Kendini Fransız Milleti’ne bağlı hissettiği sürece, Fransa vatandaşı olduğu sürece, kimse ona sen Fransız değilsin diyemez, demesi suçtur.
Mesut Özil. Transfer olduktan sonra çıktığı ilk maçta İstiklal Marşımızı söylemediği, bilmediği için eleştirilmiştir. Kendisi resmi olarak Almanya vatandaşıdır. Duygusal anlamda kendini Alman Milletine mi yoksa Türk Milletine mi daha bağlı hisseder bilemem. Bildiğim şudur ki, Alman Milletine bağlı olması durumunda kimi Türklerin, Türk Milletine bağlı olması durumunda kimi Almanların bunu kabullenemeyeceğidir.
Duygu birliği çok ama çok önemlidir, hatta milli bağların en önemlisidir. Birliğin özündeki insandır. Devlet olarak, insanları birlikte yaşamaya teşvik edemezseniz, yanlış politikalar izler, ayrım yaparsanız, milletinizi bir arada tutamazsınız.
Hepimiz bir şekilde tanık olduğumuz için en kolay anlaşılmasını umduğum örnekleri spor üzerinden veriyorum. Spor, fiziksel ve ruhsal sağlığımız içindir, değil mi? Spor takımlarının karşılaşması da rekabet içindir. Başarı da rekabet, centilmenlik de rekabet için.
Bırakın din, dil, soy benzeri nesnel bağları, futbol takımlarının maçlarında bile arzu edilen rekabeti sağlayamayan bir devletimiz var. Rekabetimiz daha çok hazımsızlıkta, hakaret etmekte, nefret bilenmekte. Bugün, en çok taraftarı bulunan takımlarımızdan bir Beşiktaş, bir Galatasaray, bir Fenerbahçe taraftarı, milli maçlarımızda bile, kol kola girip maç izlemeye gidemezken…Milli anlamda hangi duygu birliğinden bahsedebiliriz?
Kültürlerin farklılığı sofradaki yemeklerin, tatların farklılığıdır, sofranın zenginliğidir.
Bugün memleketimin her bucağından gelen insanlar, aynı sofrada oturabiliyor, ekmeğini kardeşçe paylaşabiliyor, aynı şarkılarla neşelenip karşılıklı gülebiliyor, aynı şarkılarla hüzünlenip birlikte ağlayabiliyorsa…işte o zaman duygu birliği tamamdır, gerisi de hikayedir.
Comments