Kurtlar Sofrası
- Bora Erkal
- 25 Mar 2022
- 2 dakikada okunur
İstanbul’da dadısından dıdısından kalanı yoksa, hayata yeni başlayan genç bir çiftin bir ev alabilmesi hayal. Asgari ücretle iş bulabilen eğitimli gençlerimizin günlük gereksinimlerini karşılayabilmeleri hayal. Barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlar bile sağlanamazken…hayallerle yaşıyor, hayallerle ölüyoruz. Bunu öylesine benimsemişiz ki anormalliğin farkında bile değiliz, normalini görmedik, bilmiyoruz çünkü. Huzur ve tatminle, sağlık ve mutlulukla, barış içerisinde yaşamayı hak etmiyor muyuz?
Görünüşe göre hak etmiyoruz. Peki suçumuzu bilen var mı? Ya da kaderimiz midir bu ceza? Bir gün, “Cennet kapıları açılsın diye bu dünyada zulüm görmeniz gerekiyor” diyebilecek bir lider çıksa, onun da peşinden koşacak kadar cahil miyiz? Ya da cehaletimiz birilerinin ekmeğine yağ sürüyor mü?
Temelinde adaletin olduğu iddia edilen bir idarede adaletsizliğin ayyuka çıkmasındaki tezat neden? İnsan gibi yaşamamıza engel haksızlıkları saymakla bitiremeyiz. Saymaya da gerek yok, bir kaç basit örnek yeter. Hırsızlık mesela: Kim kapısını açık bırakıp gidebiliyor? Ya da taciz: Hangi kadınımız gönül rahatlığı ile toplu taşımaya binebiliyor? Her gün yeni bir cinayet, yeni bir şiddet, yeni bir tecavüz, yeni bir yolsuzluk haberi. Önünü almak mı imkansız yoksa kanıksadığımız için mi sıradanlaştı tüm suçlar?
Herkesin neredeyse her anının kameralarla izlenebildiği, telefonlarla takip edilebildiği günümüz teknolojisinde suçluyu yakalamak, cezalandırmak ve suç oranını azaltacak yaptırımlarda bulunmak, ne kadar zor olabilir sizce? Gerçekten anlamıyorum. Başımızda hangi partinin, hangi hükümetin olduğunun hiç önemi yok çünkü bu çürük düzen on yıllardır aynı. Yasama, yargı ve yürütme erkini elinde bulunduranlar, isteseler çok kısa bir sürede adaleti sağlayabilecek yetkiye sahipler. Demek ki bunu istemiyorlar. Yapılanların tümü göstermelik. Vatandaşların insan gibi yaşamasını, haksızlıkları sorgulamasını, haklarını aramalarını istemiyorlar. İstemedikleri de çok açık değil mi?
Kurt puslu havayı sever. Korku, şiddet, ekonomik çöküntü, köle gibi çalışmamız, medyayla uyuşturulmamız, saçma sapan ideolojilerin taraftarı olarak kapışmamız, içi boş tartışmalar, dilediklerinde ilgi odağını derhal kaydırabilecekleri bir kaos ortamı onların istedikleri. Ki yemlenmeye devam etsinler.
Kötü değil, çok kötü yönetiliyoruz. En acı olanı da, her seçimde, bu kurtları baş tacı etmek üzere yine sandıklara koşmamız. Hem de birbirimizi kırarak, birbirimizi ezerek, en ateşli savunduklarımızın her birinin başka bir kurt olduğunu göremeden, desteksiz vaatlerine bir kez daha kanarak, safça inanarak, bir kez daha pişman olmak üzere, dün ak kurda yem olmuştuk, bugün kara kurdun sofrasında yer alalım rızasıyla, çalıyorsa da bizim için çalıyor zevzekliği ile, bu kokuşmuş düzensizliğe ahmakça umut bağlıyoruz.
Çözümü ne diye sormadan evvel, asıl burası çok önemli, problemi görüp idrak edelim lütfen. Çok kötü yönetiliyoruz ve ne mevcut seçim sistemi, ne bize demokrasi diye yutturulmaya çalışılan düzen bir çözüm getirebilir. Mevcut partilerin ve aynı zihniyetle kurulacak yeni partilerin hiçbiri çözüm değil.
Önce bunu hazmetmekle başlayabiliriz.
Comentarios